Meşam ne demek Osmanlıca?
(ﻣﺸﺎﻡّ) i. (Ar.şemm’den Meşāmm “koku almak”) Koku alma organı, burun: Fasl-ı bahâr-âsâ geldi nâ-geh meşâmm-ı âlemi / Muattar ser-be-ser ol gonca-i bâğ-ı ümîd yaptı (Nedim) .
Ma Osmanlıca ne demek?
(Osmanlı dönemi) (Birlikte) anlamına gelen bir kelime olup iki şekilde kullanılır: 1- Bir yakınlık cümlesinde: a) Zarf olarak: (Celestü maa zeydin: Zeyd’le oturuyordum.) b) Bir sır (cümle) olarak: (Musaddıkan lima) maakum: Elindekini doğrulayan.) c) Bir mesaj olarak: (Vehuve maahüm: O, onlarla beraberdir.)
Hamem ne demek Osmanlıca?
Arapçada “ısınmak” anlamına gelen hamm (hamem) kökünden türeyen hammâm kelimesinin sözlük anlamı “ısınma yeri” olup “yıkanma yeri” anlamında kullanılır. Farsça karşılığı germâbe’dir. İslam ülkelerindeki antik hamamlar hakkında yeterli bilgi yoktur.
Mul ne demek Osmanlıca?
Şarap Anlamında “Mül” Klasik Türk edebiyatı şairleri, “mül” kelimesini “şarap” anlamında kullandıklarında, bunu çoğunlukla “bahar”la ilişkilendirmişlerdir.
Meşamm ne demek?
Türkiye Müzik Aletleri Sahipleri Meslek Birliği – MESAM, 11 Ağustos 1986 tarihinde ilgili mevzuata uygun olarak kuruluş başvurusunda bulunulması ve 8 Aralık 1986 tarihinde tescil edilmesiyle tüzel kişilik kazanmıştır.
Osmanlıca muazzam ne demek?
Bu kelime bir şeyin boyutunu, önemini veya etkisini vurgulamak için kullanılır. Kökeni: “Muazzam” kelimesi Arapça kökenlidir. Arapçada “عَظِيم” (dayanıklılık) kelimesi büyük ve kudretli anlamına gelir.
Eski dilde ma ne demek?
Ma, Anadolu’nun ana tanrıçasıdır. Kybele’ye benziyordu ve aynı şekilde orgiastik bir şekilde tapınıyordu. Adı Ma, anne anlamına gelir ve ayrıca Yenilmez ve Zafer Getiren lakapları da vardır.
Ma bed ne demek Osmanlıca?
Arapça ibadet kelimesinin mastarından türetilen ve “ibadet yeri, ibadet yeri, ibadet için özel olarak yapılmış yapı” anlamlarına gelen ma’bed kelimesi, bir dine mensup kişilerin belirli zamanlarda topluca veya bireysel olarak ibadet etmeleri için yapılmış özel yeri ifade eder.
Mağşuş ne demek Osmanlıca?
(ﻣﻐﺸﻮﺷﻪ) i. (Ar. maġşūş, maġşūşe’den) Osmanlı hazinesinin sıkıntılı günlerinde basılan, içinde çok az gümüş ve değer, çok fazla bakır bulunan bakır sikkeler: Delikli Mecîdiyeler (…), ardından çok sayıda türü bilinmeyen Mağşûşe (Hâlit Z. Uşaklıgil).
Erkekler hamamda ne yapar?
Gelin ve damadın erkek akrabaları hamamda eğlenceli şarkılar eşliğinde temizlenir ve arınırlar. Daha sonra herkes birlikte yemek yer ve ardından hamam personelinin hizmetlerinden faydalanırlar. Cilt temizliği, sırt masajı ve kil maskesi gibi hizmetlerden faydalanırlar.
Mehcûr ne demek Osmanlıca?
Mehcur(e): (Hicr’den.) Uzaklaştı, uzaklaştı, dağıldı.
Hamamda çalışan kadına ne denir?
Kadınlar hamamında müşterileri yıkayan kadınlara Natır, erkekler hamamında müşterileri yıkayan erkeklere ise Tellak denir.
Mahut ne demek Osmanlıca?
Mahut kelimesinin Arapça kökenli bir kelime olduğu bilinmektedir. Mahut kelimesi sıfat olarak da ifade edilebilir. Mahut kelimesinin anlamının “anılan” ve “bahsedilen” anlamına geldiği de söylenebilir.
Münbit ne demek Osmanlıca?
(ﻣﻨﺒﺖ) sıfat (Ar. inbāt, “tamamlamak, yetiştirmek” munbit kelimesinden) Bol, bereketli, meyve veren: Her güzel beyit kendi yerinde okunur / Verimli bir iklimdeki temiz bir pınar’ (Ali M.
Umde ne demek Osmanlıca?
Osmanlı Türkçesi [1] (‘) Prensip, ilke, temel fikir. [2] Dostluk. Güvenilebilecek yer veya kişi. [3] Aşiret veya aşirete saygılı ve sadık olan kimse.
Müptelâ ne demek osmanlıca?
Arapça blw kökünden gelen mubtalāˀ مبتلا kelimesi “sıkıntıya düşen, imtihan edilen kimse” anlamına gelir.
Micmer osmanlıca ne demek?
( ﻣﺠﻤﺮﻩ– ﻣﺠﻤﺮ) i. (cemr, köz vermek manasından mimmer – mimmere) İçinde tütsü yakılan kap, buhurdan, buhurdan: Mum gibi dikildiğimde, mimmere / Bir daha sırtımı yere dönmem (… ). Rûhî bu gece, ûd-sıfatı mimmer-i gamda / Bedenim yandı, şiirlerim gökyüzünü kapladı (Rûhî-i Bağdadî).
Mürai ne demek osmanlıca?
Sıf. ve I. (Ar. murâ’āt “dikkat etmek, gözlemlemek, uymak” murā’і’dan) Saygılı, dikkatli, uyanık, uyanık (kişi): “Murâî-i edep: Görgü kurallarına dikkat eden kimse.”
Müsenna ne demek osmanlıca?
Sıfat. 1- İki parçalı veya iki parçadan oluşan, ikili: Bir ara ittifak olmuş, sonra anlaşmazlıklar olmuş (Ahmet Râsim). İyi ittifaka zarar vermek için Rusya ile Japonya arasına Kore ısırığını sokuyor (Cenap Şahâbeddin). 2- İki katlı, iki katlı.
Tavsiyeli Bağlantılar: Nazımiye Hangi Ile Ait