Kem Söz Ne Demek? Sözün Yaraladığı Yer, Kalbin Taşıdığı İz Bazı kelimeler vardır, bir defa söylendiğinde bir odayı soğutur. Ne kadar güzel bir gün olursa olsun, bir “kem söz” — yani kötü, kırıcı, incitici bir söz — havayı ağırlaştırır. Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Ne bir kahramanlık destanı, ne de büyük bir aşk hikâyesi. Bu, sıradan insanların içinden geçen, ama hepimizin bir yerinden tanıdığı bir hikâye: bir kelimenin nelere yol açabileceğini anlatan bir hikâye. — Bir Kış Akşamı Başlayan Sessizlik Küçük bir Anadolu kasabasında, soğuk bir akşam. Hava buz kesiyor, ama asıl soğuk, bir evin içinde. Bir masa, iki…
8 YorumEtiket: bir
Edebiyatın Terim Anlamları Nelerdir? Sözcüklerin Işığında Bir Anlam Yolculuğu Bir edebiyatçının kalemi, yalnızca kelimeleri yan yana getirme aracı değildir; o kalem, insan ruhunun en derin katmanlarını, dilin büyüsüyle açığa çıkaran bir aynadır. Her sözcük, kendi tarihini, sesini ve duygusunu taşır. Bu yüzden edebiyatın terim anlamlarını anlamak, yalnızca bir bilgi meselesi değil; bir anlam yolculuğudur. Çünkü “edebiyat” dediğimiz şey, insanın kendini kelimeler aracılığıyla yeniden kurduğu yerdir. Edebiyatın Temel Terimsel Çerçevesi Edebiyat sözcüğü, Arapça “edeb” kökünden gelir; başlangıçta “güzel davranış, incelik, terbiye” anlamlarına sahipken, zamanla “sözün ve anlatının güzelliği”ni ifade etmeye başlamıştır. Bu dönüşüm, edebiyatın hem ahlâkî hem estetik bir zemin üzerinde…
6 YorumÖlen Kişi Nasıl Yatırılır? Ritüellerin, İnançların ve Kültürün Sessiz Dili Yaşamın Sessiz Sınırı: Ölümle Yüzleşmenin Anlamı İnsanlık tarihi boyunca ölüm, yalnızca bir son değil, aynı zamanda bir geçiş olarak algılanmıştır. “Ölen kişi nasıl yatırılır?” sorusu, yüzeyde pratik bir yön taşısa da, derininde insanın varoluş, inanç ve kültürle kurduğu kadim ilişkinin bir yansımasıdır. Ölümün ardından yapılan her hareket, insanın yaşamı anlama çabasının sessiz bir uzantısıdır. Bu yazıda, ölen kişinin yatırılış biçimini tarihsel, kültürel ve düşünsel bir düzlemde ele alacak; ritüellerin ardındaki anlamları irdeleyeceğiz. Tarihsel Arka Plan: Ölünün Yatırılışı ve Kültürel Kökler İlk çağlardan bu yana ölüye gösterilen saygı, insanın kendini tanımlama…
8 YorumKandil Simidi Dinimizde Var mı? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Gelenek Okuması Bazı gelenekler vardır ki, onlar dini bir emirden çok toplumların inançla harmanladığı güzel alışkanlıklardır. Kandil simidi de tam olarak böyle bir sembol… Kimi için dualı bir gecenin tatlı hatırası, kimi için çocukluğundan kalan mis kokulu bir hatıra, kimi için de paylaşmanın küçük ama anlamlı bir yolu. Peki ama kandil simidi gerçekten dinimizde var mı? Yoksa bu gelenek sadece kültürel bir yansıma mı? Gelin, birlikte hem yerelden hem de küreselden bakarak bu lezzetli geleneğin arka planını keşfedelim. — Kandil Simidi Nedir? Tatlı Bir Gelenekten Fazlası Spoiler: Kandil simidi, kandil…
8 YorumÖğrenmenin Işığında: “Perseküte Olmak” Üzerine Pedagojik Bir Yolculuk Bir Eğitimcinin Kalbinden: Dönüştürücü Öğrenmenin Gücü Bir eğitimci olarak her yeni kavramın, öğrencinin zihninde bir kapı araladığını görmek beni her zaman büyülemiştir. Öğrenme, sadece bilgi edinme süreci değildir; bir dönüşümdür, bir farkına varıştır. Her kelime, bireyin dünyayı algılama biçimini yeniden şekillendirebilir. “Perseküte olmak” kavramı da bu anlamda dikkat çekici bir duraktır. İlk duyulduğunda soğuk ve hukuksal bir terim gibi görünse de, derinlemesine bakıldığında toplumsal, duygusal ve pedagojik birçok katmanı içinde barındırır. Perseküte Olmak Ne Demek? “Perseküte olmak” kelimesi, Latince kökenli persecutio sözcüğünden türemiştir ve “zulüm görmek”, “baskı altında tutulmak” veya “sistematik olarak…
8 YorumMeme Kanserine Ekonomik Bir Bakış: Kaynakların Sınırlılığı, Kararların Ağırlığı Bir ekonomist için her şey kıtlıkla başlar: kaynaklar sınırlıdır, tercihler zorunludur ve her seçimin bir fırsat maliyeti vardır. Sağlık alanında da durum farklı değildir. Meme kanseri, yalnızca tıbbi bir mesele değil; aynı zamanda bireysel, toplumsal ve ekonomik düzeyde karar alma süreçlerinin çarpıcı bir örneğidir. Bu hastalığın erken teşhisi, tedavisi ve toplumsal farkındalığı, bir ülkenin sağlık ekonomisini ve gelecekteki üretkenliğini doğrudan etkiler. Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Ekonomik Açıdan Erken Teşhisin Değeri Meme kanseri genellikle erken dönemde fark edildiğinde tedavi başarısı oldukça yüksektir. Ancak burada kritik nokta, erken teşhisin ekonomik bir yatırım olduğudur.…
6 YorumKörlük Kitabı Distopya mı? Öğrenmenin Aynasında Bir Toplumsal Körlük Eğitimci olarak her zaman inanırım ki öğrenme, insanın kendini ve dünyayı yeniden kurma gücüdür. Bilmek, yalnızca bilgiye ulaşmak değil; aynı zamanda görmeyi, anlamayı ve sorgulamayı öğrenmektir. Fakat ya bir toplum, görme yetisini kaybettiğinde ne olur? José Saramago’nun Körlük adlı romanı, bu soruyu sarsıcı bir biçimde sorar. Peki, Körlük kitabı distopya mı? Bu yazıda bu soruyu pedagojik bir bakışla ele alarak, öğrenme kuramları, eğitim felsefesi ve toplumsal bilinç bağlamında irdeleyeceğiz. Distopya mı, Öğrenme Alanı mı? Distopya, genellikle bir toplumun çöküşünü, değerlerin yitirilmesini ve insanlığın karanlık yönlerini anlatır. Körlük romanı da yüzeyde tam…
8 Yorum“Ama Ben Seni Çok Sevdim” Kim Söylüyor? Aşkla Tarihin Kesiştiği Noktalar Bir tarihçi olarak geçmişi anlamak, yalnızca olayları kronolojik sırayla dizmek değildir; aynı zamanda insanların duygularını, çağların ruhunu ve bir dönemin iç sesini yakalamaktır. “Ama ben seni çok sevdim” dizesi, tam da bu iç seslerden biridir. Bir şarkıdan duyduğumuzda, bir mektupta okuduğumuzda ya da bir filmde işittiğimizde, aslında yalnızca bir cümle değil; bir dönemin duygusal panoramasını dinleriz. Peki, “Ama ben seni çok sevdim” kim söylüyor? Bu soru, sadece bir sanatçıyı değil, bir çağın duygusal ve toplumsal dönüşümünü anlamanın da anahtarıdır. Bir Dönemin Sesi: Sezen Aksu ve Duygusal Devrim Bu unutulmaz…
8 YorumGirişimsel Radyoterapi: Bir İyileşme Sürecinin Felsefi Derinlikleri Girişimsel radyoterapi, insanlığın sağlığını yeniden yapılandırma çabasında bilimin sınırlarını zorlayan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi şekli, tıbbın daha önce hayal bile edilemeyen bir biçimde hastalıklarla savaşmasına olanak tanımaktadır. Ancak, her bilimsel buluş gibi, girişimsel radyoterapi de yalnızca biyolojik bir iyileşme aracından öte, derin bir felsefi ve etik meseleye dönüşmektedir. İnsanlık, sağlık ve tedavi anlayışını değiştirirken, kendini bu süreçte nasıl yeniden tanımlar? Ontolojik ve epistemolojik açılardan ele alındığında, radyoterapi yalnızca bedeni değil, insanın varoluşunu da yeniden şekillendirir. Ancak bu süreç, varoluşun, bilgi edinmenin ve etik sorumluluğun temellerine dair soruları beraberinde getirir. Ontoloji ve Tedavi:…
4 YorumTek Saçma Taşımak Yasak mı? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Analiz Hayata farklı açılardan bakmayı seven biri olarak, günlük yaşamın en sıradan görünen konularında bile derin anlamlar aramayı seviyorum. “Tek saçma taşımak yasak mı?” sorusu da bunlardan biri. İlk bakışta küçük, hatta önemsiz gibi görünen bu konu, aslında hem kültürel hem de toplumsal açıdan önemli tartışmalara kapı aralıyor. Gelin birlikte bu meseleyi hem küresel hem de yerel bakış açılarıyla irdeleyelim. Küresel Perspektiften Tek Saçma Taşımak Dünya genelinde bireylerin özgürlükleri, yasalar ve toplumsal normlarla çerçeveleniyor. Tek saçma taşımak, kimine göre basit bir kişisel tercih gibi görünürken, bazı kültürlerde düzeni ve güvenliği…
8 Yorum